23 Mart 2015 Pazartesi

İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYGINLAŞMASI







                   PEYGAMBER Hz. Muhammet 570 de batı arabistandaki ticaretin kavşak noktası olan Mekke de doğdu. Otuz yaşlarında Hira dağında bir mağaraya çekilerek toplumun dinsel ve ahlaksal sorunları üzerinde düşünmeye yöneldi. 610 yılına doğru aynı yerde murakabe halinde bulunduğu bir sırada kendisine peygamber olarak seçildiği bildirildi. ve Kuranın ilk ayetleri vahyedildi. Bu ayetler ; Yaratan Rabbinin adıyla oku. İnsanı yarattı bir koyu kandan , Oku! İnsanı kalemle öğreten bilmediğini bildiren kerim olan Rabbinin adını. Öyle değil insan kendini zengin görünce azar döneceğin tanrıyadır.


               Bundan sonra art arta gelen ayetler ışığında Allahın varlığı birliği yalnız ona kulluk edilmesi gerektiği insanların kardeşliği ebedi kurtuluşun islama bağlanmakta kazanılabileceği ve bu öğretinin tüm insanlığı bağladığı yolundaki çaprısını ısrarla sürdürdü.


              Müslümanlarca takvim başlangıcı sayılacak olan 622 yılında öteki insanlarla birlikte Medine ye ( yesrib) göç (hicret) etmek zorunda kaldı. Hicretin onuncu yılında Mekke ye yaptığı hac ziyareti sırasında yüzkırkbin Müslümana islamın evrensel ilkelerini anlatan ve veda hutbesi diye anılan bir konuşma yaptı. İlk islam devletini hicret ayı üzerine Medine de Hz. Muhammet kurmuştu. Onun ölümünden sonra kayın pederi çok saygın ve kaynaştırıcı bir kişiliğe sahip olan Ebubekir (632 - 634) bir temsil heyeti tarafından devlet başkanlığına getirildi. gerek ilk halife gerekse sonraki iki halife  1. Ömer (634 -656) dönemlerinde fetih hareketleri yoğun bir şekilde devam etti. Çıkan iç siyasal kargaşalar sonucu Osman öldürüldüğünde islam devletinin hakimiyeti bütün Arabistan yarımadası Filistin, Suriye, Mısır, Libya, Mezapotamyanın yanı sıra Ermenistan ve Irak ın  büyük bir bölümünde yayılmıştı. Osmanın öldürülmesi ilk büyük fitne diye anılır. ve bu olay sonraki iç karışıklıkların hatta iç savaşların ortaya çıkmasının temel nedeni veya başlangıcı sayılır. Hz. Ali peygamber ailesinin iki kolundan biri olan Haşimilerdendi. ve Osmanında bağlı bulunduğuUmeyye adlı öteki aile onun halifeliğini tanımadı. Müslüman cemaatini bugünde şii sünni şeklinde varlığını sürdüren iki kola (mezhebe) böldü. Alinin şehit edilmesinden sonra Ali taraftarları (şiiler) iktidara gelen ve Emevi soyundan olan Suriye valisi Muaviyenin iktidarını tanımadılar. Buna karşın Muaviye başkent olarak seçtiği Şam da doksan yıl (661 -750) sürecek olan Emevi saltanatını kurmayı başardı. içte karışıklıklar sürerken dıştada parlak fetihler yapıldı. Tunus un 670 de feth edilmesinden sonra Müslümanlar 710 da Kuzey Afrikanın Akdeniz kıyısına ulaşmış oldular ve ertesi yıl Cebelitarık Boğazını geçerek İspanyayı hızla ele geçirdiler. Fransa da 732 de geri çekilmeye zorlanacakları Poitiers ye kadar ilerlediler. Öte yandan Asya da İndis un doğusuna ulaşmadan önce Kostantinepolisi ( İstanbul) bir çok kez kuşattılar. artık İslam imparatorluğu pencaptaki birçok koloniyle Çin ve Hindistan ın sınırına kadar uzanıyordu.


              Hz. Muhammedin amcası Abbasın soyundan geldikleri için Abbasiler diye anılan hanedanın ileri gelenleri hilafeti ele geçirmek için Emevi yönetimine karşı duyulan hoşnutsuzlukları ve olumsuz koşulları kendi lehine ustaca kullanmasını bildiler. Geniş bir siyasal hazırlık ve mücadele döneminden sonra 750 yılında Emevilerin başkenti Şam ı ele geçiren Abbasiler başkenti Bağdat a taşıdılar.  x. yy da Abbasi hilafeti önemli ölçüde güç kaybetmiş. Özellikle İranlı bir şii hanedan olan Buveyhilerin ardından da fatımı güdümlü kesimlerin Bağdat üzerinde siyasal etkinlik ve hakimiyet sağlamaları Abbasi halifelerini kukla durumuna düşürmüştü. Bağdat taki şii tabanlı  bu gelişmeler sunni olan Selçukluları harekete geçirdi. Selçuklu sultanı Tuğrul beyin 1055 yılında bağdat  ta girerek buradaki Fatımi nüfusunu ortadan kaldırması Abbasi halifeliğine yeniden itibar kazandırdı. Ancak Abbasi İmparatorluğu 1258 de Asya yı kasıp kavuran Moğol fırtınası karşısında dayanamayarak yıkılmaktan kurtulmadı. ve bu suretle Müslüman cemaat tartışmasız bir gerçek olarak varlığını sürdürürken Müslüman dünyanınArapların yönetimindeki siyasal bütünlüğü fiilen ortadan kalkmış oldu. Buna karşılık Selçukluların Bizans sa karşı 1071 de kazanmış olduğu zafer yeni bir siyasal islam birliğinin bir başka ulus tarafından gerçekleştirileceğinin ilk habercisiydi. Modern dünyada Napolyon un 1798 de Mısırı istila etmesi ve Fransızların bundan üç yıl sonra müttefik İngiliz ve Osmanlı birlikleri tarafından ülkeden çıkarılması genellikle İslam ın modern dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. 1805-1849 arasında hidiv olarak yönettiği Mısır ı yeniden biçimlendirmeye girişen Kavalalı Mehmet Ali Paşanın iktidara gelmesi sömürge vesayetinden kurtulmayı ne bağımsız devletler kurmayı amaçlayan bir Müslüman dünyanın vereceği uzun mücadelenin başlangıcını belirler. Cemalettin el Afgani tarafından yönetilen Panislamcı akınlar kadar xx. yy ın milliyetçi hareketlerinin de özelliğini oluşturur.


          İran 1925--1979 arasında  ülkenin laikleşmesini ve batılılaşmasını teşvik edici bir siyaset izleyen pehlevi hükümdarları tarafından yönetilmiştir. Büyük çoğunluğunu şiilerin oluşturduğu Müslüman cemaatinin giderek artan direnişi şahın ülkeden kaçmak zorunda kalmasına ve Ayetullah Humeyni önderliğinde bir islam cumhuriyetinin kurulmasına yol açmıştır. 1979 dan buyana Pakistan da bir islam cumhuriyeti durumuna gelmiştir.   
  


http://ttarihimiz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder